Kentin en işlek caddelerinde, hastane, restoran ve market önlerini mesken tutan, dilenciler koronavirüsle mücadele edilen zor günlerde daha büyük sorun oluşturuyor.
Günlük hayatımızda hepimizin rastladığımız dilenciler arasında çocuk yaşta olanları dikkat
çekiyor. Küçük yaştaki çocuklar aileleri tarafından zorla dilendiriliyor. Bu ailelerin emniyet kayıtlarına göre banka hesaplarında genellikle zengin hayatı yaşayan iş adamlarından fazla servete sahip olduğu görülüyor. Salgın günlerinde çocuklar kırmızı ışıkta bekleyen sürücülerin sağlığını ve kendi sağlıklarını daha çok riske atıyor. Yaz sıcaklarında açık bulunan araba camından içeri sarkan çocuklar virüsün yayılmasına neden oluyor.
Kırmızı ışıkta beklerken bir anda camınızın önünde beliren çocukların sayısı gün geçtikçe azalması gerekirken sürekli bir artış gözleniyor. Dilenciler başlı başına bir sorunken çok hızlı yayılan bir virüsle savaşıyor olmamız bu sorunun ciddiyetini ön plana çıkarıyor.
Dilenciler konusunda araştırmalarda bulunan Üsküdar Üniversitesi Rektörü ve Psikiyatr
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu sorun üzerinde şu şekilde açıklamalarda bulundu: "Psikolojik unsurlu öğrenmeler ise çocukluk çağındayken hayatta 'asalak' olmayı bir yöntem olarak seçmiş kişilerde görülüyor. Nasıl parazitler başkasının kanını emerek yaşıyorsa dilenciler de hiç çalışmadan, toplumun duygularını istismar ederek yaşayan kişilerdir. Toplum da bunu desteklemiş ve beslemiştir."
Prof. Dr. Nevzat Tarhan sorunu toplumsal bir boyutu üzerinde duruyor. Toplumun kanayan yarası olan duygusal sömürü ve vicdan azabı çektiren bu problemin günümüzde yeni bir sorunu ortaya çıkardığı üzerinde de durmamız ve bu önemli soruna bir an önce çözüm bulunması gerekiyor.
Dilendirilen çocuklarla ilgili yetkili birimlerin bu sorunu üzerinde daha önemli çalışmalar yaparak soruna bir dur demeleri bekleniyor. Bunun yanında çocuklara iyi niyetlerinden dolayı para veren sürücüler de çocukların durumunu para vererek pekiştirdiklerini unutmadan hareket etmeleri gerekiyor.