Savaş hukukunu ilk defa İslam fakihlerinin ele aldığını ifade eden YAMAN ,” Savaş ve barış kavramları diplomatik ilişkileri sistematik hale getirmiştir. İmam-ı Azam'ın ilk fıkıh eseri savaş hukuku alanındadır. Siyer, pegamberimizin hayatı olarak bilinir. Savaş hukuku peygamberimize bağlandığı için siyer içinde ele alınır. İmam Muhammed'in bu alanda iki kitabı bulunuyor.

SAVAŞ VE HUKUK KİTABI
İslam dünyası dışında savaş hukuku alanında 17. yüzyıla kadar bir çalışma yapılmadığını belirten YAMAN Hollandalı Hugo Grotius (1583 -1645) üzerinde durdu: "Uluslararası hukuk ilkelerini Hugo Grotius'un İstanbul sürgününde yazdığı Savaş ve Barış Hukuku kitabında görüyoruz. Bu eserden sonra Cenevre ve Lahey hukuk düzeni oraya çıkmıştır.Bosna, Gazze, Irak ve Suriye gözümüzün önünde duruyor. Irak'ta kimyasal silahlar var, diye yalan söylendi.”
SAVAŞ İNSAN FITRATININ BİR GEREĞİDİR
Savaş menfaat çatışmalarının silahlı mücadeleye dönüştürülmüş şekli olduğu üzerinde duran YAMAN ,” İslam anlayışı savaşı iki nedene bağlıyor. Birincisi İslam topraklarının güvenliğini sağlamak. İkincisi de islam'ın önündeki engelleri kaldırmaktır. Müslüman'ın esas görevlerinden biri de Allah'ın dinini başka insanlara duyurmaktır. İlişkilerde diplomatik faaliyetler denendikten sonra gücünüz yerindeyse fiili mücadeleye girişmektir. Cihad ve fisebilillah ifadeleri kullanılır. İbn-i Haldun, savaşın insan fıtratının bir parçası olduğunu belirtir. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra 200 civarındaki savaşta yaklaşık 40 milyon insan ölmüştür. Birleşmiş Milletler barışın sağlanmasında yetersiz kalmaktadır. " dedi.

DAR'ÜL HARP BİR ZORUNLULUKTUR
Fakihler tarafından dünyanın dar'ül islam ve dar'ül harp olarak ayrıldığını söyleyen YAMAN, " Müslümanların hepsi bir bütün olarak görülmüştür. Ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla sınırlar oluşmuştur. Endülüs Emevileri, Fatımiler ve Abbasiler bulunuyordu. İslam ülkesinin hakimiyetinin Müslümanlardan çıkması, Müslümanların can ve mal güvenliğinin kaybolması, etrafının çevrilmesi dar'ül harp olarak adlandırılır. Peygamberimiz savaştan önce barışı tercih etmiştir. Dar'ül harp bir zorunluluk sonucu ortaya çıkmıştır.”
SAVAŞIN ÇERÇEVESİ AYETLERLE ÇİZİLMİŞTİR
"Hac suresi 39. ayet, Bakara suresi 190. ayet, Mümtehine suresi 8-9 . ayetlerde savaşın temel çerçevesi çizilmiştir. Tevbe suresinde ültimatom verilir. Kendilerine karşı savaş açılan müslümanlara, zulme uğradıkları için savaş izni verilmiştir. Allah'ın, onlara yardım edip zafer bahşetmeye elbette gücü yeter. Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın ve taşkınlıkta bulunmayın; şüphesiz Allah taşkınlık edenleri sevmez. Size savaş açanlara karşı, siz de Allah uğrunda savaşın fakat taşkınlık edip haksız yere saldırmayın. Çünkü Allah, haksız yere saldıranları sevmez.

Haram ve helal savaşta da geçerlidir. Kitle imha silahlarının kullanılması ,savaşa doğrudan katılmayanların öldürülmesi, düşman cesetlerinin yakılması, tecavüz yasaklanmıştır. Esirlere yapılacak muamele uluslararası hukuk çerçevesinde belirlenmiştir. Allah, din konusunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlarla iyi ilişkiler içinde olmanızı ve onlara adaletli davranmanızı yasaklamaz. Allah adaletli olanları elbette sever. Allah ancak, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanlarla dostluk kurmanızı yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte bunlar kendilerine yazık etmişlerdir.
Gayrimüslimler haraç ve cizye vergileriyle vatandaşlık verilir.Savaşsız ortamda Allah yaşamayı nasip etsin. "
Sohbetin soru cevap kısmından sonra HİSDER Başkanı Prof. Dr.Önder KUTLU tarafından Prof. Dr. Ahmet YAMAN'a dernek plaketi takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.