NEFESTEN MAHRUM KALAN DÜNYA

Tahıl Koridoru- Enflasyon - Mahşerin Dört Atlısı-Buğday- Ekmek… Anlaşılan o ki; Dansa kaldırılan ve ne zaman oturacağı belli olmayan Ayıdan sonra sıra da en büyük buğday üreticisi Çin Sahneye davet ediliyor...
Hacı Bektaş Veli kendisine "Buğday mı istersin yoksa nefes mi?” diye sorar. Yunus, "buğday” cevabını verir, fakat bir zaman sonra hatasının farkına varıp geri döner ve "nefes” der....
Sonuç :Yaşanan son olaylar gösteriyor ki "Nefesten Mahrum Kalan Dünya Buğdaydan da Mahrum Kalacaktır..."
Sıra En Çok Buğday Üreten Ülkeler Buğday Üretimi (Milyon Ton)
1 Çin 134,3
2 Hindistan 98,5
3 Rusya 85,9
4 Amerika Birleşik Devletleri 47,3
5 Fransa 36,9
6 Avustralya 31,8
7 Kanada 30
8 Pakistan 26,7
9 Ukrayna 26,2
10 Almanya 24,5
11 Türkiye 21,5
Her yıl bütün dünyada üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri israf ediliyor. Bu miktar yaklaşık 1,3 milyar ton gıdaya karşılık geliyor. Önlenemeyen bu israf, Rusya Ukrayna savaşıyla birlikte birçok ülkeyi açlık sorunuyla ve fiyat artışlarıyla ve enflasyonla baş başa bıraktı. Enflasyon insanlık tarihi kadar eski. Büyük iktisat tarihçisi Werner Sombart diyor ki: "Bir cemiyete tarih boyunca yapılabilecek enbüyük kötülük, enflasyonun ortaya çıkması ve o toplumun enflasyonla beraber yaşamaya mecbur bırakılmasıdır”. Çünkü enflasyon hayata karsı durusu, kaynakları kullanımı, her türlü kararı; satın alma kararı ve tüketim kararları basta olmak üzere, dejenere eder, berbat eder, soysuzlaştırır
Çünkü enflasyon aslında "çokluk içinde yokluktur”;
Varlık içinde darlıktır. Mış gibi yapmaktır. Bir şeyleri yapıyormuş gibi yapıp aslında hiçbir şey becerememektir, adı üstünde enflate etmek, şişirmektir, enflasyon
Dışarı bakan hayal görür, içeri bakansa uyanır,” der Jung
Önlenemeyen enflasyon her alanda optimal, makul ve rasyonel olanı yok eder... Yaşadığımız toplumda Nedret ilkesi; enflasyon tarafından bozuluyorsa/bozduruluyorsa hiçbir şeyin gerçek değerinden söz edilemez...
Kıymet nedrete, kıymetsizlik vefrete tabidir”
Türkiye'nin öncü rolüyle birlikte; Türkiye, Rusya, Ukrayna ve BM arasında imzalanan tahıl koridoru anlaşması tüm dünyada memnuniyetle karşılanırken, geçtiğimiz günlerde en büyük buğday üreticilerinden Çin'in Savaş için sahneye davet edilmesi için atılan adımlar ilerleyen süreçte yeni sorunlara davetiye çıkaracaktır.Mahşerin Dört Atlılarına inananlar boş durmuyor gibi görünmekte. Sahneye sürekli renkli bir atı sürmekteler…
Mahşerin Dört Atlısı, Hristiyanlıkta Kıyamet alameti olarak ortaya çıkacağına inanılan dört atlı.
Yeni Ahit'teki -Vahiy Kitabı olarak da bilinen- Apokalips bölümüne göre, Kıyamet felaketlerini getirecek olan yedi mührün açılması ile birlikte ortaya çıkacaklardır.
Bazı akademisyenlere göre beyaz at ve binicisi Hz.İsa'yı, kızıl at ve binicisi kan ve savaşı, siyah at ve binicisi kıtlığı, soluk renkli at ve binicisi ise salgın hastalıkları ve ölümü sembolize eder. Rusya, Ukrayna ve Kazakistan'ı içine alan "Karadeniz Bölgesi” dünya tahıl üretimi ve ihracatında çok büyük öneme sahip. Bazı ürünlerde Rusya ve Ukrayna'nın payı dikkate alındığında dünya ticaretinde dengeleri değiştirecek güce sahip. Savaşla birlikte bu bir kez daha kanıtlanmış oldu. Dünya buğday ihracatı ortalama 200 milyon ton. Savaş öncesi bu ihracatın yaklaşık yüzde 30'unu yani 60 milyon tonu Rusya ve Ukrayna tarafından gerçekleştirildiği belirtiliyor. Ayçiçeği tohumu ihracatının yüzde 32'sine denk gelen 1 milyon 250 bin tonunu, mısır ihracatının yüzde 19'u olan 38 milyon tonunu, arpa ihracatının yüzde 31'ini oluşturan 10 milyon 500 bin tonunu Rusya ve Ukrayna gerçekleştirmesi savaşın küresel anlamda ne kadar etkili olduğunun da bir işareti. Konuşulan bölge toplamda 120 milyon tonu aşan hububat ihracatı ile dünya piyasalarını etkileyecek bir yer olarak karşımızda durmaktadır. Dünya tahıl varlığının doğum yeri de Anadolu'dur. Ülkemizde Buğdayla ilgili tüketim açısından bir sıkıntı görünmüyor olsa da Türkiye dünyanın en büyük un ve makarna ihracatçısı konumundadır. Unda birinci, makarnada ikinci sırada olduğumuz söylenmektedir. Bunu da ithal buğdayla yapmak bir zorunluluk halini alıyor. Krizin Türkiye'yi etkilemesi bu yüzden kaçınılmaz olmuştur. Tahıl Koridoru bu sorunları çözebilecek mi zaman gösterecektir. Toplumumuzda ekmeğin diğer adı "nimettir. Bu toprakların en kadim besin kaynağı da buğdaydır. Buğday denilince akla ilk emek gelir. Bir ekmeğin sofralarımıza gelebilmesi için yaklaşık 8 ay sabır gerekir. Buğdayın ekmeğe yolculuğu da öyle kolay değildir. Yaklaşık 20 işlemden geçmesi gerekiyor. İnsanoğlunun en temel besin kaynağı olan ekmek gerçekten birçok insanın emeği ile sofralarımıza geliyor. Ekmek, günlük kazancımızın da bir ifade şeklidir. "Ekmek parası için çalışıyoruz", "evde çocuklar ekmek bekliyorlar", "biz bu işten ekmek yemeyelim mi?” gibi tabirleri bilmeyen yoktur. Alnımızın teriyle "ekmek parası" kazanırız, ama "ekmek aslanın ağzındadır"… Kısacası ülkemizde, inancın, emeğin, hayat veren, güç veren bir yiyeceğin adıdır ekmek...Haliyle buğdayın arka plandaki yeri de anlaşılıyordur. Böyle bir nimete ancak Sürûrî'nin şu beytindeki gibi şükredilebilir:
‘'Tende kudret nerden olsun, nimeti can şükrüne,
Bin dilim olsa yetişmez, bir dilim nân şükrüne...''


*YAZILARIN TÜM SORUMLULUĞU YAZARLARA AİTTİR

*YAZILARIN TÜM SORUMLULUĞU YAZARLARA AİTTİR

Yazarın Diğer Yazıları